Preimplantasyon Genetik Tanı: PGD (Preimplantation Genetic Diagnosis:PGT) tüp bebek uygulaması sırasında embriyoların spesifik bir rahatsızlık açısından genetik testi yapıldıktan sonra yalnızca sağlıklı olanların seçilip anneye transfer edilmesi işlemidir.
Preimplantasyon Genetik Tarama ( Preimplantation Genetic Screening:PGS): işlemi embriyoların uterusa yerleştirilmeden önce kromozomların anöploidi dediğimiz kromozomal anomaliler açısından değerlendirilmesidir. PGS yöntemi ile anomali gözlenmeyen embriyoların tespit edilip transfer edilmesi ve sağlıklı bir bebek sahibi olunması amaçlanmaktadır.
Anöploidi olarak bilinen, kromozom sayısının normalden daha fazla ya da az sayıda olması, en sık görülen kromozom anomalilerindendir. Preimplantasyon Genetik Tarama (PGS) işlemi embriyoların uterusa yerleştirilmeden önce kromozomların anöploidi açısından değerlendirilmesidir. Anöploidi yumurta ve spermin her ikisinde de olabildiği gibi, fertilizasyon aşamasında embriyoda da oluşabilir. Anöploidi mevcut olan kromozomal anomalinin çeşidine göre, fiziksel / mental gelişim problemine neden olabilir. PGS yöntemi ile anomali gözlenmeyen embriyoların tespit edilip transfer edilmesi ve sağlıklı bir bebek sahibi olunması amaçlanmaktadır.
Tüp bebekte elde edilen embriyoların bazısı uterusa implante olamazken, bazısının gelişimi erken dönemde durabilir, bazısı da bu süreçleri atlatsa bile doğum sürecine kadar gelişimine devam edemeyebilir. Sonuç olarak gebeliklerin %20si, doğal gebeliklerde de olduğu gibi, düşük ile sonlanabilir. Embriyo gelişim başarısızlıklarının nedenleri arasında komozomal düzensizlikler en büyük payı oluşturmaktadır. Düşüklerde görülen en yaygın kromozomal anomalileri : 13, 16, 18, 21 ve 22. kromozomlarda trizomi (bir kromozomdan üç tane bulunması), monozomi (kromozomun bir kopyasının bulunması) ve seks kromozomlarında (X ve Y) sayısal bir anormallik bulunmasıdır.
PGD Nedir?
Preimplantasyon Genetik Tanı (PGD) kistik fibrozis, talesemi ya da dengeli yapısal translokasyon riski taşıyan çiftlere uygulanır. Dengeli yapısal translokasyon genetik olarak dengesiz gamet (sperm ya da ) oluşmasına neden olur ki bunlar döllenmeyi gerçekleştirirse, genetik materyalde eksiklikler ya da fazlalıklara neden olarak kromozomal olarak anormal bir embriyo oluşmasına neden olabilir. Embriyoda meydana gelen böyle bir durum embriyonun ölümüne, düşüğe ya da ciddi medikal problemleri olan bir çocuğun doğumuna neden olabilir.
PGS/ PGD Nasıl ve Ne Zaman Gerçekleşir?
Embriyo fertilizasyonun ardından kültür sisteminde 8-10 hücreli evreye gelinceye kadar 3 gün takip edilir. Bu 3 günlük embriyoların blastomerlerinden bir ya da iki hücre biyopsi ile alınır ve belirli kromozomlara kromozomal analiz yapılır. PGS/ PGD işlemi düşük ve canlı doğumlarda kromozomal anomalinin en sık görüldüğü kromozomlara ( 13, 16, 18, 21, 22, X ve Y) uygulanır.
Kromozomlara PGS/PGD işlemi yapılırken Fluorescence In Situ Hybridization (FISH) yöntemi ile özel problar (küçük DNA parçaları) analizi yapılacak olan belirli bölgelere bağlanır. Her prob farklı bir floresan boya ile etiketlenir. Bu floresan probları biopsi olarak alınmış hücreler ile etkileşime sokulur ve özel kromozomlar ile hibritleşmesi beklenir. Genetikçi tarafından floresan mikroskobu kullanılarak belirli kromozomda görülen renkli sinyaller ( bir, iki ya da üç) değerlendirilir. Tek bir sinyal monozomi, iki tane olanı disomi (normal), ve üç olan trizomi olarak değerlendirilir. Böylece belirli kromozomlardaki anöploidi belirlenebilir.
PGS/PGD nin avantajları nelerdir?
PGS Endikasyonları
PGD Endikasyonları
PGD yönteminin bazı dezavantajları bulunmaktadır:
PGD’nin Ne Tür Faydaları Vardır?
PGD Kimlere Yapılmalıdır?
Embiyo Biyopsisi ve PGT Yanılma Payı Var mıdır?
PGT (Preimplantasyon Genetik Tanı) yapmak için hastaya ait embriyoların herbirinden hücre örneği alınması gereklidir. PGT uygulaması sırasında embriyoların zarara uğrama olasılığı yok denecek kadar düşük olup hasarlanma oranı %0.3 olarak ifade edilmektedir.
Kullanılan yönteme göre değişmekle birlikte PGT testinin hatalı sonuç verme ihtimali %2-7 arasında değişmektedir.
Riskli gebelik ya da yüksek riskli gebelik; gebelik öncesi ya da gebelikte ek bir hastalığı olan veya taramalarda düşük riski veya bebekte sakatlık riski çıkan gebeliklerdir
Normal vajinal doğum yapılamayan durumlarda başvurulan yöntem, sezaryen doğumdur. Normal doğum düşünülen durumlarda acil olarak sezaryene geçiş yapılabileceği gibi doğum öncesi planlama yapılarak da sezaryen kararı alınabilir. Doğumdan önce sezaryen yapılacağı kesinleşmiş ise işlemin yapılacağı tarih ve saat belirlenebilir.
Sezaryen doğum, ameliyathane koşullarında ve anestezi altında gerçekleştirilen bir doğum tekniğidir. Bu işlemde önce karna, sonra rahme kesi uygulanarak bebeğin anne karnından çıkarılır. Daha sonra kesi yerleri dikiş ile kapatılarak doğum tamamlanır.
ajinal akıntı, vajina ve rahim ağzındaki küçük bezlerden salgılanan sıvıdır. Bu sıvı, vajinayı ve üreme sistemini temiz ve sağlıklı tutarak eski hücreleri ve kalıntıları temizlemek için her gün vajinadan sızar. Östrojen seviyelerindeki normal değişikliklerden vajinal akıntı meydana gelebilir
Rahim sarkması, vajinanın etrafındaki kas, bağ dokular, pelvik organları ve dokuları yerinde tutan sinir, kas dokularının zayıflamasıyla kopar ve vajenden dışarı sarkmalar meydana gelir. Normal doğum yapmak, östrojenin yetersiz gelmesi, yaşlılık gibi sebeplerden ortaya çıkmaktadır
Tedavi edilebilen cinsel yolla bulaşan hastalıklar: Sifiliz, bel soğukluğu, klamidya ve trikomoniyazdır. En sık görülen seksüel geçişli 4 hastalık ise; hepatit B, herpes simplex, HIV (AIDS) ve HPV tam olarak tedavi edilemez